Allah’ın Hükmü İle Hükmetmek

KURAN-~1

SORU: Hocam, “Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kafirlerin ta kendileridir. (Mâide-44)” mealindeki ayeti nasıl anlamalıyız..?

Bu ayetin tefsirinde Camiu’l Beyan isimli 30 ciltlik tefsirin müellifi İmam Cerir et-Taberi, ayette geçen küfrün İslamdan çıkma manasında değil, Allah’ın nimetini inkar, yani nankörlük manasında olduğunu ve bid’at ehli olan İbadiye grubunun bu ayeti, yönetimi elinde bulunduranların küfrüne delil gösterdiklerini izah eder ve Ashabın âlimlerinden İbn-i Abbas’ın (r.a.) ;
– “Kasten inkar ederek Allah’ın hükümleriyle hükmetmeyen kimseler kafirlerdir. Allah’ın hükümlerini Kabul ettiği halde onunla hükmetmezse zalim veya fasık olur ama kâfir olmazlar.”
şeklinde tefsir ettiğini beyan eder.
Maalesef ki günümüzün sapkın vehhabi-mealcileri bu ayete kendi akıllarına göre yanlış mana verip Müslümanları küfürle itham ederek kendileri küfre düşmekteler.
Bir misal:
“Allahın hükmü ile hükmetmeyen her kimse kafirdir” diyen kimseye soruyoruz:
– Siz namaz kılıyor musunuz, Allahın tüm emir ve yasaklarına uyuyor musunuz? Mutlaka bunlardan bir veya bir kaçını yapamadığınız oluyordur.
O halde Allahın emir ve yasaklarını uyamadığınız durumda küfre mi giriyorsunuz veya bir başkası küfre mi giriyor? Diyeceksiniz ki;
– Hayır. İnandığı halde yapamayan kafir olmaz.
– O halde, Ehli Sünnet uleması da beyan etmiştir ki;
“Allah’ın hükümleri ile hükmedilmenin farz olduğunu bildiği halde şartlar uygun olmadığı için yapamayan da kafir olmaz..”
Yazan: Bekir Abdullah

EK 1:

Yazan : Mehmet PAKSU

SORU: Mâide Sûresi, 44. ayette geçen; “Allahın indirdiğiyle hükmetmeyenler, kafirlerin ta kendileridir” ayetini nasıl anlamalıyız.

 CEVAP: İslamın sosyal hayata bakan yönlerini yanlış değerlendiren bazı kişiler, o yüce dinin bir kısım hüküm ve meselelerine sathi olarak baktıklarından hataya düşmekten kendilerini alamıyorlar. Açmış oldukları bu yanlış çığıra başkalarını da sürüklediklerinden hata genişliyor, neticede zihinlerin karışmasına sebep oluyorlar. İşte bu meselelerden
birisi de:
– “Kim Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, işte onlar kafirlerin ta kendileridir“(l) Mealindeki ayet-i kerimeden çıkarılan hükümdür. Bu ayetin mealinden hareket edenler, İlahi hükümleri tatbik etmeyen kişilerin “kafir” olduklarını, dolayısıyla bunların Müslüman sayılmayacağını söylemektedirler. Gariptir ki, bu ayet-i kerime İslamın ilk yıllarında da tartışmaya konu teşkil etmiş, Hariciye ve İbadiye gibi sapık mezhepler, günah işleyen Müslümanları küfürle itham etmişlerdir. Hatta Hariciler bu ayete dayanarak “Hakem Hadisesinden” dolayı Hz. Ali’yi tekfir etme cüretini bile göstermişlerdir. Halbuki ümmetin cumhuru, imam ve müçtehidleri, onların bu iddialarını çürütmüş ve bir Müslümanın günah işlemesiyle kafir olmayacağını açıklamışlardır.(2)
Bu ayetin tefsirinde Camiu’l Beyan isimli 30 ciltlik tefsirin müellifi İmam Cerir et-Taberi, ayette geçen “küfrün İslamdan çıkma manasında değil, Allah’ın nimetini inkar, yani nankörlük manasında” olduğunu ve bid’at ehli olan İbadiye grubunun bu ayeti, yönetimi elinde bulunduranların küfrüne delil gösterdiklerini izah eder ve İbni Abbas’tan (r.a.) şöyle bir rivayette bulunur:
– “Kasten inkar ederek Allah’ın hükümleriyle hükmetmeyen kimseler kafirlerdir. (Allah’ın hükümlerini) Kabul ettiği halde onunla hükmetmezse zalim veya fasık olur.”
Nitekim, hemen bundan sonraki ayetlerde Allah’ın hükmüyle hükmetmeyenlerin zalim ve fasıklar olduğuna dikkat çekilmektedir. Aynı rivayeti İbni Abbas’tan(r.a.) İmam Nesefi’de nakletmektedir. İmam Fahrüddin Razi’de 32 ciltlik Tefsir-i Kebir isimli eserinde bu ayetin tefsirini yapmakta, Haricilerin bu husustaki görüşlerinin yanlış olduğuna işaret ederek şöyle demektedir:
– “Bir kimse Allah’ın hükümleriyle hükmetmezse dahi, kalbiyle o hükümlerin doğruluğuna inanırsa kafir olmaz. Zira küfür, hak olan hükümleri kalbiyle inkar ve lisanıyla reddetmektir . Fasık, kalbiyle tasdik ettiği için mü’mindir. İmanla beraber Allah’ın hükümlerinin aksi ile hüküm vermek diğer günahlar kabilindendir. En doğru olan görüş budur.” (3)
Kadı Beyzavi ise Allah’ın hükümlerini inkar edip onlara hakaret edenlerin kafir olacaklarım açıklamaktadır. (4) İbni Kesîr, bu ayetin Yahudiler hakkında nazil olduğunu ifade ederken,(5) Osmanlı devletinin şeyhül islamlarından olan Ebu’s-Suud Efendi, ayette geçen hükmetmemeyi inkar manasında almakta ve;
– “Allah’ın hükümlerini hakir ve basit görerek inkar eden kimse, kim olursa olsun dinden çıkar” demektedir.(6)
Diğer çağdaş müfessirler de, ayette geçen “hükmetmeyenler” ifadesinin, “inkar edenler,” yani “tasdik etmeyenler” manasına geldiğini söylemektedirler. Konyalı Vehbi Efendi,
– “Eğer ayetten maksat bu olmasa Kur’an’ın hilafında bir şey irtikap edenlerin (işleyenlerin) kafir olmaları lazım gelirdi. Halbuki, hak olduğuna imanla beraber hilafını irtikap küfür değildir ve olamaz” der.
Çünkü, bilumum günahlar Kur’an’ın hilafıdır. Günahtan hali (hiç günahı olmayan) bir fert tasavvur olunamaz. Eğer her günahı irtikap eden kafir olsa, alemde mü’min bulunmamak gerektir.”(7)
Vehbi Efendi, Ebu’s-Suud Efendiye ve Fethul Beyan’a atıfta bulunarak,
– “Allah’ın inzal ettiği ahkamla (Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmemek) hususunda, “istihfaf veya istihlal veya inkar tarikleriyle (bu hükümleri küçük görmek yahut helal saymak veya inkar etmek suretiyle) hilafında hükmün(İlahi hükümlerin aksine hüküm vermenin) küfür olduğunu, ancak bu ahkamın (Allah’ın indirdiği hükümlerin) hak olduğunu tasdik ve ikrarla beraber hilafında hükmün küfür olmadığını belirtir.(8)
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, ayetteki “hükmetmeme“nin, “Onun hakimiyetini tanımamak” durumunda küfre gireceğine işaret eder.(9) Ömer Nasuhi Bilmen de şu izahı getirir: “Bir kimse hükm-ü İlahiyi kalben kabul etmez, onu bile bile lisanen inkar ederse o takdirde kafir olur. Fakat onu kalben tasdik ettiği halde terk eylerse kafir olmaz, günahkar olur.” (10) Bilmen, büyük İslam alimi İkrime’den de şu iktibası yapar:
Her kim Allah Teala’nın hükmettiği ile, onu bilerek inkar ettiği halde hükmetmezse kafir olur. Fakat her kim onu ikrar ettiği halde onunla hükmetmezse, o fasıktir, zalimdir, yoksa kafir değildir.” (11)
Görüldüğü gibi, bütün müfessirler ayetin tefsirinde görüş birliği içindedir. Hepsi, bir kimse Allah’ın hükümlerini inkar etmediği, onlara hakarette bulunmadığı müddetçe kafir olmayacağı görüşündedir. Nitekim, Bediüzzaman da Münazarat isimli eserinde, bazı kimselerin Kanun-u Esasiyi ve hürriyetin ilanından dolayı idarecileri tekfir ettiklerini belirtmekte ve onların “Allah’ın hükmüyle hükmetmeyenler” ifadesinin “Allah’ın hükmünü tasdik etmeyenler” manasında olduğunu bilmediklerini beyan etmektedir.(12)

O halde, mü’min olarak Ehl-i Sünnet ve Cemaat görüşüne sımsıkı sarılmamız, bid’at ehline iltifat etmememiz gerekir. Büyük imam ve müçtehidlerin tefsir ve izahlarına dikkat edip onlardan istifade etmemiz şarttır. Her hususta olduğu gibi, tekfir meselesinde de bu imamların görüşlerini esas almalıyız. İmam Suyuti’nin “Tekfire yeltenmek, kendini beğenen cahil kişilerin işidir” ikazını da unutmamalıyız.(13)

Kaynaklar
1. Maide Sûresi, 44.
2. et-Tefsirû’l-Kebir
3. et-Tefsirü’l-Kebir, 12:6
4. Tefsir-i Beydavi, 2:295
5. İbni Kesir, 2:61.
6. Tefsir-i Ebu’s-Suûd, 3:42.
7. Hülasatü’l-Beyan,3:1231.
8. A g. e.
9. Hak Dini Kur’an Dili, 3:1690.
10. Kur’an-ı Kerimin Türkçe MeaH Alisi ve Tefsiri, 2:772.
11. A. g. e.
12. Münazarat, s. 69.
13. İ’cazü’l-Kur’an, 3:5/7.

Selam ve dua ile…

Yazan:

Mehmet Paksu  (Sorularla İslamiyet‘ten alıntıdır)

Loading

778 - 1
DİKKAT: Hakaret, küfür, tehdit içeren mesajlarla ilgili gerekli yasal işlemler yapılır. Tüm gönderilerde IP adresleri ve gönderim tarihi sistem tarafından kaydedilmektedir. Soru veya mesaj göndermeden önce nezaket kurallarına dikkat ediniz.

Aşağıdaki formu doldururken isim kısmında takma ad veya rumuz kullanabilirsiniz. İnternet sitesi kısmını boş bırakınız. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir. Eposta adresiniz yayımlanmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


“Allah’ın Hükmü İle Hükmetmek” üzerine 4 yorum.

  1. Dediklerin doğrudur. Ancak senin gibi yorumlamayan müslümanları farklı isimlerle etiketlemek veya ötekileştirmek senin dediğin gibi ingiliz ve amerikan emellerine destek vermek olmazmı biz müslümanlar ortak yönlerimizi artırmaya çalışmalıyız diye düşünüyorum.

    1. Hakkı batıldan ayırmak ötekileştirmek olarak addediliyorsa bizim için bir sıkıntı yoktur.. Kuran belli, ayet belli, ahkamı şeriye belli, Edille-i şeriye belli. Kim bunun dışına çıkarsa dalalet ehlidir. Bunu biz belirlemedik Allahın Rasulü Allahın muradı olduğu için belirledi. Hıristiyanı, yahudiyi Allaha inanıyor diye muslüman sayamayız. Günah işleyene kafir diyen Mutezileyi, günah ve sevap yok diyen Cebriyeyi, Hadisleri inkar eden Hariciye ve selefiyecileri ötekileştirmeyelim diye Sıratı müstekîm üzere olan ehli sünnetten sayamayız.
      Asıl bunlar ötekileştirilmezse o zaman Kur’an ve Sünnete ihanet etmiş oluruz.
      Ancak şu var ki biz bunları bizim gibi inanmaya asla zorlamayız, onlara baskı da yapmayız. Bize düşen tebliğdir. Yazarız söyleriz kabul etmezlerse Allah’a havale ederiz.
      Onlar elbette İngiliz projesinin parçalarıdır. Batıda Osmanlı imparatorluğunu, doğuda Timur oğulları İslam imparatorluğunu o İngiliz kafirleri o söz konusu sapkınlar vesilesi ile yıkmıştır.
      Bunları nasıl bizden kabul edebiliriz.

Bir yanıt yazın