Tevekkül, Tevekkül Nedir, Allah’a Tevekkül Nasıl Edilir

YAZAN: MUHSİN İYİ
14.02.2013 / 18:32 tarihinde gönderilmiş

Tevekkül, Tevekkül Nedir, Allah’a Tevekkül Nasıl Edilir Nefsin Allah’a (c.c.) isyan noktaları vardır. Bunların başlıcası haramlardır. İnsan haramlara tövbe edince şeytanları kahreder. Çünkü şeytanlar insanları bunlarla oynatırlar, aldatırlar. Nefsin haramlara tövbe etmesi demek, bir zaman zevk aldığı şeyleri terk etmesidir. Bu çok zor bir durumdur. Genellikle başa gelen bela ve musibetlerle insanlara tövbe nasip olmaktadır. Yoksa nefis alıştığı, zevk aldığı şeylerden kolay kolay vazgeçemez. Kul, bela ve musibetin Allah’tan geldiğini bildiği, Allah’tan gelen bu bela ve musibetin de nedensiz olmadığını, bunun günahlarının neticesi olduğunu kavradığı zaman Allah’ın inayetiyle tövbe nimetine erişebilmektedir. Tövbe ettikten sonra önceki günahları için yüreğinde büyük bir pişmanlık duyup bunları tamir yoluna gidenler, yüce Allah’ın (c.c.) mağfiretine ve rızasına doğru bir yol tutmuşlardır.

Şeytanlar insanları haramlara teşvik hususunda büyük bir acizlik yaşadıkları zaman bu sefer onun Allah’a tevekküldeki açık noktalarına yüklenirler. Bu noktalarda her birimizin kaygıları vardır. Dünyada kaygısı olmayan insan yoktur. Dolayısıyla müminler de bazı kaygılara sahiptirler.

Şeytanlar insanların ruhsal dünyasına girip düşüncelerini, duygularını takip edebildikleri için kaygılarını çok iyi bilirler. Bu konuda raporlar tutarlar. İnsanın üzerindeki şeytanlar değiştiği zaman bu bilgiler yeni görevlilere aktarılır.

Şeytanların kaygı konuları ile ilgili sözleri, vesveseleri özellikle namaz, zikir gibi ibadetler sırasında çok olur. Böylelikle kişinin namazlarını ve zikirlerini ifsat ederler. Ayrıca insanların aralarının bozulmasında, Müslüman’ın diğer Müslümanlara güven duygusunun zedelenmesinde bu kaygıları çok istismar ederler.

Tevekkül bizde kaygı oluşturan hususlarda yüce Allah’a (c.c.) güvenmek, ilgili kaygı konusunda bütün olumsuz düşünce ve duyguları içimizden atmaktır. Öyle ki tevekkül ilgili kaygı durumu gerçekleşse bile bunun ancak yüce Allah’ın (c.c.) izni ile ve bizim yararımıza uygun olduğu için yüce Allah (c.c.) tarafından yaratıldığını kabul etmektir. Kadere iman, bu inancı zaten bizden istemektedir. Ama nefsimiz tevekkülü kabul etmemektedir. Dolayısıyla nefis, kader inancını inkâr etmektedir; hayır (iyilik) ve şerrin (kötülüğün) ancak kulun filleri ile meydana geldiğine inanmaktadır.

Nefsimizin tevekkülü kabul etmemesi, yüce Allah’a (c.c.) güvenmemesi anlamına gelmektedir. Nefis haddizatında küfür üzere yaratılmıştır. İnsan nefsine uyduğunda kâfir olur. Mümin olması mümkün değildir. Nefse göre her şey sebepler dairesinde meydana gelir. Allah’ın (c.c.) bunlara müdahalesi yoktur. Zaten mümin kelimesinin anlamında da Allah’a (c.c.) güven duymak anlaşılmaktadır.

Bir insan Müslüman da olsa biraz nefsine uyduğunda hemen tevekküle itiraz edip kadere, hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine inanmayacaktır.

Tevekkülde sebepler dairesine dikkat ettikten ve kaygı duyduğumuz hususlarda elimizden geleni yaptıktan sonra Allah’a (c.c.) güvenmek hadis-i şeriflerde özellikle belirtilmiştir. Hatta bunu formüle eden bir hadis-i şerif pek meşhurdur: ‘Deveni bağla, ondan sonra Allah’a tevekkül et!’ Mescid-i Nebevi’ye gelen bir bedevinin devesini bağlamadan Allah Resulü (s.a.s) ile konuşmaya başlaması üzerine bedevi bu hadis-i şerifle ikaz edilmiştir.

İnsanlar develerini bağlayıp yani ilgili konuda ellerinden geleni yaptıkları halde yine kaygı duyarlar. Namaz ve zikirleri bu aşamada da genellikle kaygılarla ifsat olunmaktadır. İşte yüce Allah (c.c.) kulundan bu noktada razı olmamaktadır.

Müminin devesini bağladıktan sonra bu konuda kaygı duyması Allah’ın kaderine itiraz anlamı taşımaktadır. Allah’ın (c.c.) kaderine itirazda ise küfür kokusu vardır. Allah’ın (c.c.) pek çok sıfatı ve güzel ismi farkına varılmadan inkâr edilmiş olur.

Allah El-Alîm’dir. O her şeyi bilir. O’nun izni olmadan bir yaprak bile ağacından düşmez (bk. En’am suresi, 59). Allah her şeyin yaratıcısıdır (bk. Zümer suresi, 62). İnsanı ve yaptıklarını Allah yarattı (bk. Saffat suresi, 96). “Vekil olarak Allah yeter (Nisa suresi, 81).”, “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir (Âl-i İmrân suresi, 173).”, “Kim Allah’a tevekkül ederse, O, ona yeter (Talak suresi, 3).”

Tevekküle itirazın nedeni nefsin benlik taslamasıdır. Allah’ı tanımamasıdır. Yüce Allah’ın gücünü, kudretini, ilmini, bu dünyaya ve insanlara tasarrufunu bilen bir insanın tevekkül hususunda sıkıntı yaşaması mümkün değildir.

Kişinin farz-ı muhal devesi çalınsa buna asıl karar veren merci kimdir? Elbette yüce Allah’tır. Kul kaygısıyla yüce Allah’ın (c.c.) bu konudaki iradesine itiraz etmektedir. Güya insan küçük aklı, sınırlı tedbiri ve gücüyle bu kötü kaderi engelleyebileceğini varsayarak yüce Allah’a (c.c.) kendi iradesini, tedbirlerini, gücünü şirk koşmaktadır.

Tevekkül imanda derinleşmeyi meydana getirir. Allah’ı sıfatları ve güzel isimleri ile tanımayı sağlar. Allah ile kul arasında sevgi oluşturur.

Günahlarına tövbe eden, belli bir derece dünyayı gönlünden çıkaran bir mümin hemen tevekkülle imtihan edilmeye başlar. Bunun için yüce Allah (c.c.) ona şeytanların vesveselerini musallat eder. Şeytanlar gece gündüz mümini kaygılandıracak konuları vesvese yaparlar. Mümin kişi bu vesveseleri bilinçaltından algıladığı için sanki kendi düşünceleri imiş gibi değer verir. Bunlar üzerine kafa yorar. İbadetlerinden zevk almaz. Soğumaya başlar.

Bir insan kaygıların kıskacına düştüğü zaman şeytanların ellerinde oyuncak olur. Manevi ilerlemesi düşer ve geriye gitmeye başlar.

Şeytanlar kaygılarla insanlara egemen olurlar. Onları araba kullanır gibi bir makineye dönüştürürler.

Nefis tevekkül bahsinde okuma yazma bilmeyen bir insan gibidir. Bu konuda o kadar cahildir ki, cahilliğini de kabul etmez.

Tevekkül bahsini nefse öğretmek o kadar basit değildir. Zira nefis bu konuda kitaplar okuyarak, sohbetler dinleyerek eğitilemez. Elbette bunların insanda hiç etkileri olmadığını iddia etmiyoruz. Neticede yüce Allah (c.c.) Kuran-ı Kerim’de şöyle buyurmuyor mu: ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Zümer suresi, 9)’ Elbette bu konuda bilinçli bir insan, bilinçsize göre daha ileridedir. Ama yalnızca bu konuda bilinç sahibi olmak nefsin eğitiminde yetmemektedir.

Nefis kitaplardaki ve sohbetlerdeki öğretici bilgilerle değişmemektedir. Nefis ibadetlerle hizaya gelmektedir. Bu açıdan tevekkül de böyledir. Nefis tevekkülü ibadetlerle kazanmaktadır.

Tevekkülü kazanmada en etkili ibadetler, temeli Allah (c.c.) yolunda para vermeye dayanan zekât, sadaka, hac gibi ibadetlerdir. Nefis bu ibadetler sırasında verilen para ile maddi varlığının azalmadığını, bilakis arttığını görerek materyalist olmaktan, dolayısıyla sebeplere bağlanmaktan kurtulmaktadır. Allah’a güvenmeyi öğrenmektedir. Zira nefis yaşantıyla öğrenir; ayrıca imtihan gereği karşılıksız olarak hiçbir şey vermemek üzere yaratılmıştır, programlanmıştır. O açıdan çok cimridir. Bu yüzden Allah’a (c.c.) tevekkül etmesi çok zordur.

‘Allah tevekkül edenleri sever (Al-i İmran suresi, 159).’ Niçin yüce Allah (c.c.), tevekkül edenleri sevmektedir? Çünkü tevekkül edenler bu dünyaya değer vermemektedirler. Kaygıları gerçekleşse bile bundan dolayı yüce Allah’a (c.c.) karşı olan duygu ve düşüncelerinde bir değişiklik olmamakta, yine de Allah’tan razı olmaktadırlar.

Sabır ve rıza tevekkülün bir sonucu olarak doğmaktadırlar. Bilindiği üzere sabır ve rıza usul-i aşerede en yüksek makamlardır. İmanda ve manevi yolculukta ulaşılmak istenen en büyük lütuflardır. Sıkıntılar karşısında kimseye şikâyet etmemek, güzel sabrın (sabr-ı cemil) tarifidir. Rıza ise başa gelen iyi durumlara olduğu gibi bela ve musibetlerden de Allah’tan razı olmaktır.

Tevekkülün sonucu sabır ve rızadır, tevekkülün sebebi ise usul-i aşeredeki tövbe, zühd makamlarıdır. Bunlar birer merdiven basamağı gibidir. Tövbede kul günahlardan uzaklaşır. Nefsin, çok önem verdiği günahlardan vazgeçmesi sanki onun ölümü gibidir. Yüce Allah (c.c.) tövbe eden bir kulu adeta imanla yeniden diriltmiştir. Günahlardan vazgeçtiği için de ona ibadetlerden zevk alma nimetini bahşeder. Çok kimsenin namaz kılmak istedikleri halde buna muvaffak olamamalarının gerçek nedeni günahlara tam manasıyla tövbe edememeleridir. Yüce Allah (c.c.) günahlarla kirlenen insanlara tövbe etmedikçe ibadet kapısını açmamaktadır. Böyleleri namaz kılmak için kendilerini zorlasalar bile namaz onlar için çok sıkıcı bir ibadet olmaktadır. Tövbe eden kişiler ise namazdan çok büyük bir zevk alırlar, bir zamanlar nefislerinin zevk aldığı günahların yerine ruhları namazlarda sonsuz bir huzur bulur. İşte tevekkül için bu tövbe birinci basamaktır. Yani tövbe nasip olmadan tevekkülden söz etmek mümkün değildir. Ondan sonra zühd gelmektedir. Zühd dünyayı kalpten çıkarmaktır. Günahkâr bir insan adeta dünyaya taparken tövbe sayesinde yüce Yaratıcısı ile kendi arasında bir sözleşme imzalamaktadır. Zühd ise yüce Allah karşında dünyanın mubah olan şeylerinin de kalpten çıkarılmasıdır. İnsanın gerçek anlamıyla zühde ermesi için ibadetlerden zevk alan bir hale erişmesi gerekir.

Elbette zühdde herkesin bir derecesi vardır. Herkes aynı olamaz. Sonuçta yaşamak ve ailemizi geçindirmek için dünyaya bağlı olmak zorundayız. Dünyadan tamamen kopmak İslam dinine de aykırıdır. Çünkü sorumluluklarımız bizi belli derecede de olsa dünyaya bağlı olarak yaşamayı gerekli kılmaktadır. Bu konuda ‘El kârda, gönül yarda’ atasözü düsturumuz olmalıdır. Yüce Allah (c.c.) dünyanın gönülde yer almasından asla razı olmamaktadır.

Zühd tevekkülü doğurmaktadır. Gönlünde dünyaya değer vermeyenin kaygıları da yok olmaktadır. Çünkü her kaygı mutlaka dünyaya değer vermekten ve onu kaybetmek endişesinden kaynaklanmaktadır. Şeytanlar bunlardan yoksunluğu vesvese konusu yaparak insanları kaygıya sevk etmektedir.

Allah’a tevekkülü artmış bir insan karşısında şeytanlar büyük bir hezimete uğrarlar. Zira şeytanlar böyle bir müminin namazını ve zikrini ifsat etmek için yol bulamazlar. O zaman teslim bayrağını çekmiş düşman askerleri gibi bir hal yaşarlar. Hatta bu şeytanların bazıları bu yüzden Müslüman olup hatalarını bile anlarlar.

Evet, tevekkülü yeterli derecede kazanan bir mümin namazında ve zikrinde huşuya da erer. Böylelikle bu ibadetleri pek feyizli ve nurlu geçer.

Allah tevekkül sahibi kimseden hoşnut olur. Ona manevi yolda yüce makamlar ve haller nasip eder.

Veli kişinin en birinci vasfı, Allah’a tevekkül etmesidir.

Nefis tevekküle ermeden mutmainne makamına ulaşamaz. Tevekkül makamına eren nefis artık kaygılardan uzaklaştığı için Allah’a (c.c.) güvenir, itminana erer.

Çağımızda panik atak, stres, depresyon, melankoli gibi pek çok psikolojik hastalığın ve durumun nedeni kişide yeterli ölçüde Allah’a tevekkülün bulunmamasıdır. Sürekli kaygı hali hayatı çekilmez kılmakta, intiharları da teşvik etmektedir. Hâlbuki kişiler tevekkül halini bir doktor veya ilaç gibi görüp bu konuda bir arayış içerisine girseler elbette yüce Allah (c.c.) fazl u keremiyle bu konuda ikramda bulunacaktır. Onlara büyük ihsanlar gösterecektir.

Küçük bir çocuk anne ve babasına tevekkül eder, bu sayede hayatın sıkıntılarını pek görmez. Onun gözü hep oyundadır. Keyfine bakar. İnançlı bir insan da çocuk gibidir. Kendisine sunulan tevekkül hali ile bela ve musibetler karşısında yüce Allah’a sığınır, pek strese girmez, sıkıntıya da düşmez. Allah’ın üzerindeki nimetlerini düşünerek haline her daim şükreder. Hem dünya hayatı hem ahret hayatı mutlulukla geçer.

Allah’a (c.c.) tevekkül etmeyen kişi adeta sırtı ile dünyayı taşıyormuş gibi büyük bir manevi yükün altına girer. Hâlbuki atasözünde belirtildiği gibi kişi elinden geleni yaptıktan sonra ‘İş olacağına varır.’ Her şey yüce Allah’ın tasarrufu altındadır. Bu açıdan kula öncelikli olarak düşen vazifeler temiz niyet ve duadır. Yüce Allah (c.c.) işleri takdir ederken kulların kalplerine ve samimi dualarına bakmaktadır.

Tevekkül hali tek kelime bir ‘psikoterapi’dir. Kişinin ruh sağlığını koruyan ve onu yaşamda mutlu ve huzurlu kılan eşi bulunmaz bir iksirdir.

Tevekkül hali kişiyi kimseye muhtaç kılmaz, özgür ve bağımsız kılar. İnsanın kişiliğini de güçlendirir. Bir insan Allah’a (c.c.) gerçek manasıyla tevekkül ederse diğer insanların kendi yanında ne hükmü kalır ki?..

Manevi yolculukta zikir sayesinde ruh letaifleri ile manevi âlemlere doğru yükselirken bu dünyanın değeri gözünde düşer. Allah’a karşı bir aşk ve iştiyak duyar. Ruhun bu hali nefsin benliğini olumsuz yönde etkiler. Nefsin benliğini kırmaya başlar. Bu, yavaş yavaş nefiste zühd halini meydana getirir. Dünyaya karşı bu olumsuz tavır yanında benliğin kırılması ile tevekkül hali de kendisini gösterir. Nefis şeytanların vesveseleri ile meydana gelen kaygılara tepki göstermemeye, Allah’a dayanmaya başlar.

Nefis tevekkül nimetini elde edince insan büyük bir hazla ‘Hasbünallahu ve Ni’melvekil (Allah bize yeter, O ne güzel Vekil’dir) der. Bu nefsin ve şeytanların belini kıran büyük zikirlerdendir.

Allah (c.c.) bizlere ‘Hasbünallahu ve Ni’melvekil (Allah bize yeter, O ne güzel Vekil’dir)’ zikrini daima söylemeyi, bundan zevk almayı nasip eylesin. Âmin.
Muhsin İyi

Loading

19.350 - 1
DİKKAT: Hakaret, küfür, tehdit içeren mesajlarla ilgili gerekli yasal işlemler yapılır. Tüm gönderilerde IP adresleri ve gönderim tarihi sistem tarafından kaydedilmektedir. Soru veya mesaj göndermeden önce nezaket kurallarına dikkat ediniz.

Aşağıdaki formu doldururken isim kısmında takma ad veya rumuz kullanabilirsiniz. İnternet sitesi kısmını boş bırakınız. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir. Eposta adresiniz yayımlanmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


“Tevekkül, Tevekkül Nedir, Allah’a Tevekkül Nasıl Edilir” üzerine 44 yorum.

  1. Çok istememe rağmen namaz kılmak, abdest almak bana zor geliyordu. Arada şurada içimden gelip namaz kılmak istediğimde Alla’ın huzuruna çıkacağımız için özenli olmak gerektiğini düşünüyor, günlük kıyafetlerimi değiştiriyor, baştan aşağıya kadar igüzel ve temiz giysiler giyiyordum. Ancak bunları yapmak bana kolay gelmiyordu, üşeniyordum. Kendimi yorgun ve halsiz hissediyordum. Bir gün işimle alakalı beni çok üzen bir hadise oldu. Sabaha kadar ağladım . Allah’a inancım yüksek olmasına rağmen “böyle birşeye neden sebep oluyor, Allah onu seven kulunu niçin görmüyor ? “ diye içimde bir kızgınlık hissi geldi. Oysa ki biliyordum ki hayır ve şerde Allah’tandır ve bunları bize göndermesi de yine bizim iyiliğimiz içindi. Ayrıca her hayır da bir şer ve her şerde de bir hayır vardı. Bunlar aklıma gelince hissiyat ve düşüncemden dolayı o anda pişmanlık ve utanç hissettim. Tövbe tesbihleri çekmeye başladım. Ramazan ayındaydık, oruç tutuyordum ve Sahuru beklerken uyumuyordum. İçimden bir şey beni abdest almaya ve namaza şevk ediyordu. Abdest almak kolay diyiyordu. O gece kardeşimin tavsiyesi üzerine bu yazıyı okumayıı Allah nasip eyledi. O anda bir aydınlanma yaşadım ve namazın bana neden zor geldiğini ve neden namaz kılamadığımı anladım. Şimdi tövbe etmeyi ihmal etmiyorum ki namazdan ayrılmayayım. Artık bunu günlük zikir haline getirdim. 2013 yolunda yazılmış olan bu yazıyı 2020 yılında da olmasına rağmen okumama vesile olan başta yazıyı buraya yazan ve burada yayınlayan ve bu yazıyı okumamı salık veren kardeşim Rıdvan’a da çok teşekkür ederim. Allah hepsinden razı olsun. Allah bizleri onun yolundan gidenlerden olmamızı inşallah nasip eylesin. Amin.

    1. Allah sizlerde de razı olsun Esra hanım. Siz de bu tür yazıları başkalarına tavsiye etmeyi unutmayınız.

  2. Allah cc Razı olsun. Okudukça. Çok sıkıntım olmasına rağmen kendimi güçlü hissettim, daha güçlü tevekkül edebilmek için bu konuda daha fazla yazmanızı rica ederim.

  3. Allah sizden razı olsun.Sizin sayenizde Allah(c.c) ye karşı tevekkülümü kazandım içimde bir kaygı vardı o da gitti inşallah.Ben çok kötü işler yapıyordum akla zarar çok günah işler yapıyordum.Sonra bir gece yaptıklarımdan pişman oldum ağladım Allahım beni affet.Sonra şeytan benle uğraştı daha fazla günah işledim tövbe ettim daha fazla işledim artık dedim yemin ettim daha da o işlediğim günahi işlemicem Allahu Teala da o tövbemi kabul etti o günahı daha da yapmadım.Kalbimi dünyadan koparıyodummzühde giriyodum içime bir şey düştü o da Allahın Tövbe haşa herkesi istediği gibi cennete cehenneme atacak.Amma ve lakin bu düşünce şunu okuyana kadarmış.Tövbe edenler bu dünyayı gönlünden koparanlara Allah şeytan vesveesi verir.Allah sizden razı olsun.

  4. Bu kadar uzun yazıları okumaya hep üşendim ama bunu zevkle okudum. Çok açıklayıcı aydınlatıcı harka bir yazı. Allah razı olsun İnşallah

  5. Allah rqzi olsun hocam cok guzeldi ilac gibi geldi ozellike namazda dusunduklerim Rabbim salih nazmaz kilanlardan eylesin bizi

  6. hocam ben bu tevekkülsüzlüğümün zilletini çekiyorum ve bundan kurtulmak istiyorum tasiyelerinizi alabilirmiyim nasıl bir tevbe olması gerekir günah olarak gördüğüm herşeye yaptıklarıma tevbe ettim tevekkül sahibi iyi bir müslüman olmaya niyet ettim din nasihattır neler yapmam gerekiyor ne tavsiye edersiniz inşallah tavsiyeleriniz şifa olur.amin. (bu arada kredi belası devam ediyor hamdolsun ALLAHIMA bana yakınlarımdan yardım gönderdi 3 ay vadesini kısaldı bu hal ile ölmektende çok korkuyorum Rabbim cümlemizi tevbe denleri bir daha bu günahlara düşmekten korusun.amin.dualarınızda unutmayın)

    1. Allah razi olsun okuyorum ara ara bekir hocam ilaç gibi bir yazi hamdolsun ekstradan bi tavsiyeniz var mi diye sormustum nasihat iyidir sohbetler iyidir salih dost iyidir..

    2. Tevekkül olarak özetle size tavsiyem şudur: Allahu tealanın bizi bu alemde çeşitli şeylerle imtihan ettiğini, dünya hayatının imtihan salonu olduğunu, mükafat yerinin ahiret olduğunu hiç unutmayınız yeter.

    3. Allah razı olsun hocam dua edin bu günahtan da kurtulayım inşallah işlediğim günahları misliyle iyiliklerle bertaraf edeyim Rabbim ümmet-i muhammedi de bu zillete düşmekten korusun.amin..

  7. Allah razı olsun bende faiz belasına bulaştım kart borçlarımı ödeyeyim derken o para da heba oldu velhasılı (uzunca inşallah bu beladan kurtulunca mektup olarak yazacağım ki çok ibretlik bir hikayem var bankaların somut gölgesinden bile korkup kaçarken kart borcu olanın kart borcunu ödemişken benim vesilemle bir müslüman kardeşim ne faiz ne kredi kartı ne borsa hepsinden uzak dursun hepsi Rabbimin düşmanı) kalbime bir baktım ki tevekkül yok RABBİMDEN BAŞKA KAPILAR ARAMIŞIM Rabbimden başka herşeyden korkar olmuşum fakirlik zillet korkusu her yerimi sarmış çok çok zelil bir durumda tevbe ettim dünya sevgisi nefsi emmarem firavun olmuş şeytanlar kalbimi almış beni temsilcisi yapmış bir daha ekmeksiz kalsam bankaya yanaşmayacağım inşallah bir baktım ki iman gidiyor Rabbim tevbelerimizi kabul etsin nasuh tevbelerden eylesin inşallah bu banka belasından kartlardan borçlardan ümmeti muhammedi korusun RABBİM.amin..tevekkülsüzlüğüme bu yazıyı sürekli okuyorum hamdolsun ilaç gibi teheccüd namazlarına kalkıyorum oruç tutmaya başladım bizim namazımız evvabin elhamdulillah böyle bir rabbim var bize namaz bile vermiş kurandan uzaklaşmışım kurana yöneldim inşallah hakkıyla yönelmişimdir sohbetsiz zikir meclissiz olmuyor tv’nin fişini çektim herşey ufacık dünyaya meyletmeyle başladı Rabbim faiz belasından faizin lanetinden cümle ümmeti muhammedi korusun dualarınıza muhtaç zelil bir kardeşinizim Rabbim muizz ismi şerifiyle ben ve benim gibi zelil kardeşlerime izzet versin yazı için Allah razı olsun şuan telefonumda dualar zikirler 46 sekme var bu yazı benim için bir ilaç hükmünde Rabbim gani gani razı olsun çom sağolun var olun..

  8. Hayırlı günler. Sizin de bahsettiğiniz gibi bir insan günahlarını tövbe ettikten sonra Rabbimiz ona şeytanları vesveseleri musallat ediyor.Ben de 2 aydır bu vesveselerden muzdaribim, son zamanlarda çok şükür az az kontrol altına alabiliyorum vesvese geldiğinde hemen Allah a sığınıyorum ama bazı günler panik atak yaşamama bile sebep oluyor.Günün her saniyesinde kafamın içinde intihar kelimesi fısıldanıyor ben yine Rabbime sığınıyorum ama yine de bazı günler ruh gibi geziniyorum sürekli Allah ı zikretmeye çalışıyorum ama bir zamandan sonra zihnim artık iyice yorulmaya başlıyor ben Allah a teslim olmuş güzel bir insan olmak istiyorum ve biliyorum ki Kur’an âyetlerinden bihaber olan eski halime dönsem bu vesveseler bitecek ama kaçmak da istemiyorum ama çok yoruyor ben kafaya takmamaya çalışsam bile.

  9. Selamunaleykum ben Kahramanmaraş tan Mustafa yaklaşık iki aydır namaz kılıyorum yeni başladım birden bire beynine okadar çok bilgi aldım ki artık her şeyi araştırıyorum ama nasıl bir yola cikacagimi bilemez hale gelmiş durumdayım İslami açıdan çok eksigim var ve kendimi Allah yolunda adamak bu yolda her şeyi öğrenmek tam anlamıyla bir müslüman olmak istiyorum her anlamıyla her haliyle tek başıma bu işin altından kalkamıyorum soylediklerimde çok ciddi ve samimiyim ben ne yapmalıyım iştimai hayatımızda bizi Allah tan uzaklaştıran okadar çok hadise ortam ve insan var ki bu durumdan hiç hoşnut değilim bana yardım edin Allah için

    1. Aleykümselam Mustafa.
      Size tavsiyem öncelikle Ömer Nasuhi Bilmen hocamızın Büyük İslam İlmihalini okuyunuz. Bunun içinde ehli sünnet akaidi vardır bunu iyi öğreniniz. Bundan sonra bu kitabta yazılan emir ve yasakların kaynağı olan ayet ve hadisleri bilmek istersen İbrahim Halebi hazretlerinin 2 cilt Mültekasını okuyunuz. Daha sonra peygamberler tarihini, Peygamberimizin hayatını okuyunuz. Elmalı Hamdi Yazır Hocamızın Kuran tefsirini okuyunuz. Daha sonra Hadis külliyatı Kütübü Sitteyi okuyunuz. Tasavvuf okumak isterseniz İmamı Rabbani hazretlerinin 3 cilt mektubatını okuyunuz.
      Bunları okur bunlara göre amel ederseniz İslam alimi olmuş olursunuz.

    2. Bu eserleri inceleyip alma ihtimali olan bir yer varmıdır acaba çünkü böyle eserler bizim dilimiz ve yaşadığımız devir açısından bazı kelimeler anlaşılması zor oluyor

    3. O eserler günümüz Türkçesine göre yazılmıştır. Anlayamadığınız yerleri bize sorabilirsiniz.

    1. Benim elimde şu anda Seâdet-i ebediyye adlı tam ilmihal var bin sayfayı aşkın onu okusam olurmu illa sizin söylediğinizi de almam gereklimidir

    2. O da güzel bir ehli sünnet kitabıdır. Onu da okusanız güzel olur.

  10. Ben 1.5 senedir namaz kılıyorum.tabi takdir edeceğeniz gibi namaz başlangıçtı sonra kuran ve sonra zikr ve esmaul husna…bunları anlamlarıyla birlikte ezberleme ve unutmayım die hergun bunları sayı adedince zikr etne ve 1 ay sonra namazlıkta başlayan ve sonra herbaktığında gordugum şekiller…insan şekilleri…ama çok sukur imanımda bi azalma olmadı.Artarak devam etti..yukarıdaki anlattıkkarınızı harfiyen yaşadım…sorum:bu gorduklerim nedir?kaygılanmakımıyım?
    hocam değme felek diye bir türkü var değme felek değme değme diye küfürmüdür

    1. Tam olarak ne anlatmak istediğin anlaşılmamaktadır.
      Felekten ne kast edilirse anlam ona göre değişir. Dinlemeyiniz böyle şarkıları.

  11. Selamünaleyküm.Maide suresi 44.ayeti kerimede gecen Allah in hukumleri ile hukmetmeyenler kafirlerin ta kendisidir.ayeti kerimesi suan dunya uzerinde seriat kanunlarinin gecerli olmamasi vede anayasal duzende yonetim seklinin olmasi ve bizim de bunu desteklememiz oy kullanmamiz bizi Allah u tealaya ortak kosmaya mi surukler?

    1. Aleykümselam Derya hanım. Oy kullanmamak kafirlerin işine gelir. Tam hayırlı bir parti yok ama, bizler ehveni şer olan bir partiye oy vermezsek din düşmanı siyasetçiler kolayca iktidar gelip, bize dünyayı dar ederler.
      Allah’ın hükümlerini kabul edip de onunla amel etmeyenler kafir değil fasıktır. Ehli Sünnet alimlerine göre de ayet bu manadadır. Geniş bilgi için lingimizi tıklayınız lütfen:
      http://www.islamdergisi.com/akaid/allahin-hukmu-ile-hukmetmeyenler-kafir-midir/

  12. Yazınızı okuduktan sonra ne kadar yanlış yolda olduğumu fark ettim sigara alkol ve başka kötü alışkanlıklarıma tövbe ettim ALLAH RAZI OLSUN bana Allaha ulaşmanın anahtarını verdiğiniz için

    1. Allah sizleri ve bizleri hak yolda daim ve kaim kılsın kardeşim.

Bir yanıt yazın