Peygamber Efendimizin Mezhebi Var mıydı?

Mescid-i NebiSORU: Peygamber (a.s.v.) Efendimizin mezhebi var mıydı? Bazı kimseler Efendimizin bir mezhebi olmadığını söylüyorlar bu doğru mudur?

CEVAP:
Mezhep demek, gidilen yol demektir. Dini manada mezhep ise tabi olunan inanç amel ve ahlak demektir. Bu manada Peygamber aleyhissalâtü vesselam efendimizin bir mezhebi vardı. Kur’an-ı Kerîm Peygamber Efendimizin mezhebini Yasin Suresinde şu ayetle ifade etmiştir:
انك لمن المرسلين * على صراط مستقيم  (sure-i yâsîn/3-4)

“İnneke leminelmurselîn” “Alâ sırâtın(m) müstekîm. Mealen:
“(Ey Muhammed) şüphesiz, sen gönderdiğimiz rasullerdensin ve sen en doğru sırât (mezhep) üzeresin.
”Mezhebin Kur’an’daki karşılığı “sırât”tır. Sıratın anlamı ise yol demektir. “Müstekîm” ise, dosdoğru demektir. Bu iki kelime birleştirilince; “dosdoğru yol” anlamı çıkmaktadır. Mezheb ise Arapça zehebe mazi 3. şahıs fiil kökünden türetilmiş bir kelime olup başa mim harfi geldiğinde gidilen yol demektir. Bundan da şu ifade  çıkmaktadır;

“(Ey Rasulüm) şüphesiz sen, sırat-ı müstekîm üzeresin” Yani; sen en doğru mezhep üzeresin.”

Allahu Teala Kur’an’da  (Âl-i İmran -31) ayette  buyuruyor ki, mealen:
“Ey Rasulüm de ki, Eğer Allah’ı seviyorsanız geliniz bana uyunuz ki, Allah’ta sizi sevsin günahlarınızı bağışlasın. Allah affedicidir, Allah merhametlidir.” Bu ayetlerin manası gereğince Rasulullah’ın mezhebine, yani sırat-ı müstekîme, yani; Ehl-i Sünnet Mezhebine uymak, her müslümana farzdır.
Şunu belirtelim ki bir kimsenin, “Peygamberin bir mezhebi yoktu” demesi küfürdür. Onun iman ve nikahını yeniletmesi farz-ı ayındır.
Peygamberimizin mezhebinin olduğunun kanıtı yasin suresinin 3. ayetidir (mealen);
– “(Ey Rasulüm) Şüphesiz sen, en doğru sırat (mezhep-yol) üzeresin.”

Bir kimse bu ayete karşın hala “Peygamberin bir mezhebi yoktur” diyorsa, o bu ayeti yok saymakta olur. Bu da küfürdür.

         Kur’an Peygamber (s.a.v.) Efendimize nazil olmuş ve sadece O’na açıklanmıştır.  Eğer ki, Allahu Teala Kur’an’ı bütün kullarının anlayacağı kadar açık kılsaydı Rasulüne; O’nu insanlara açıklamasını emreder miydi? Nitekim ilgili âyette Allahü Teâlâ buyuruyor ki,
– “و انزلنا اليك الذكر لتنبين للناس مانزل اليهم و لعلهم يتفكرون
Mealen:

“(Ey Rasulüm) İnsanlara açıkla diye Kur’an’ı sana indirdik. Olur ki düşünürler”
(
Nahl 44
)
Rasulullah’ın dini mevzulardaki sözleri, Kur’an’ın açıklamaları olan hadis-i şeriflerdir. Hz.Ali(r.a.), Peygamber(s.a.v.) Efendimizin hadisi şeriflerini yok sayan “BİZE KURAN YETER BİZ HADİSLERİ KABUL ETMİYORUZ” diyen Harici sapıklarının küfürlerine fetva vermiştir.

Bu zamanda bazı zındıklar
“KURAN BİZE YETER HADİSLERİ KABUL ETMİYORUZ” diyenlerde kafirdir.

Allahu Teala bir hususta ihtilafa düşüldüğünde onu Allah ve Rasulüne götürmemizi buyurmaktadırNitekim, Kur’an’da (mealen): 
“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygambere ve sizden olan (!) emir sahiplerine de itaat edin. Eğer bir hususta ihtilafa düşerseniz -Allaha ve Ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah ve Rasulüne götürün. Bu hem hayırlı ve hem de netice bakımından daha hayırlıdır.”   (Nisa Suresi 59.)
        Allahu Teala bir hususta ihtilafa düşüldüğünde onu Allah’a ve Rasulüne götürmemizi buyurmaktadır. Pekala, Peygamber(s.a.v.) Efendimiz dünya hayatında olmadığına göre bir meselenin çözümü nasıl Peygamberimize götürülecektir?

Bir mesele Kur’an’da açıkça belirtilmemişse, Kur’an’daki; “O meseleyi Peygambere götürünüz ifadesinden maksat, Rasulullahın hadisi şerifleri değilde nedir?

Ehli sünnet uleması çözümü hadisi şeriflerde bulurlarken, neden bu hadis münkirleri kendi kısır akıllarına göre ayetlere anlam verip bilgisizliğin karanlığında hem kendileri, hem beraberlerinde bulunanları bu karanlığa çekmeye çalışmaktadırlar? Müctehid alimlerde bu sırat-ı  müstekîme en doğru bir halde nasıl tabii olunacağı üzerinde ittifak etmişler ve mü’minleri en doğru yola çağırmışlardır. Bu alimler “benim çağırdığım sırat-ı müstekımın adı hanefi mezhebi olsun, şafi mezhebi olsun” dememişler. O isimleri, o zamanda yaşayan müslümanlar kullanageldikleri için, zamanla o alimlerin çalışmaları bu isimlerle adlanmışlardır.

       Ehli sünnetin anlamı ise, Peygamber(s.a.v.) Efendimizin yolu demektir. Zira sünnetin anlamı da yol demektir. Ehli Sünnet mezhebinde olan Müslümanlar bugün, Kur’an’da adı “sırât-ı müstekîm” olarak geçen ehli sünnet yolunda dört isim adı altında amel etmektedirler. Mezhep imamları Müslümanları bölmemişler bilakis, inançta tek hak mezhep olan Ehl-i Sünnet Yolunda birleştirmişlerdir. Amelde bazı farklılıklar ise, Rasûlullah’ın zaman zaman yaptığı amel boyutundaki farklılıklardır. Mezhep imamlarının kendilerinin uydurdukları hiç bir amel ve itikat yoktur. Bu mezheplerde Kur’an ve sünnete dayanmayan hiçbir mesele yoktur.
       Bir kimsenin “Peygamber Efendimizin bir mezhebi yoktur.” demesi, ya cehaletinden veya art niyetindendir.
Tek delil Kur’an değildir. Âlimler için delil dörttür: Bunlar, Kitap, Sünnet, İcma ve Kıyas-ı fukaha’dır. Birini inkâr eden mezhepsiz olur. Ehl-i sünnet âlimleri, dört mezhepten başkasıyla amel etmenin caiz olmadığını ittifakla bildirmişler ve bunda icma hâsıl olmuştur. (El-Mesail-ül-müntehabatü fir-risaleti vel vesileti)

 Vesselam.
Bekir Abdullah   19 Temmuz 2013

Loading

70.137 - 1
DİKKAT: Hakaret, küfür, tehdit içeren mesajlarla ilgili gerekli yasal işlemler yapılır. Tüm gönderilerde IP adresleri ve gönderim tarihi sistem tarafından kaydedilmektedir. Soru veya mesaj göndermeden önce nezaket kurallarına dikkat ediniz.

Aşağıdaki formu doldururken isim kısmında takma ad veya rumuz kullanabilirsiniz. İnternet sitesi kısmını boş bırakınız. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir. Eposta adresiniz yayımlanmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


“Peygamber Efendimizin Mezhebi Var mıydı?” üzerine 42 yorum.

  1. Mezheb’in anlamı nedir? “Bir dinin, çeşitli görüş ayrılıkları sebebiyle ortaya çıkan kollarından her birine verilen isimdir.” Şimdi siz, Peygamber efendimiz bir mezhebe tâbi değildi.(Hâk olan Mezhebler, Kur’an ve sünnete dayanır. Peygamberimizden sonra, Ayet ve hâdislere dayanarak, içtihadlar ile mezhebler vardır.) Diyen kişinin küfrüne mi hüküm verdiniz?

    1. Ehli Sünnet ulemasının icmasına göre dört hak mezhepten ayrılan ehli dalalet ve ehli bidattir. Dört hak mezhep ise Kuran da beyan edilen Peygamberimizin mezhebi sıratı müstekîmdir. Hak mezhepler arasında olan bazı farklılıklar ise yine Peygamberimizin İslamın amelî kısmını farklı zamanlarda farklı uygulamasından kaynaklanır. Alimler İslama asla kendiliklerinden bir şey katmış değildir. Peygamber efendimizin mezhebinin olmadığını inkar edenler ise ehli bid’at ve ehli dalalettir.
      Mezhep kelimesi zehebe (gitti) fiilinden türemiş olup gidilen yol demektir.
      Dini manada mezhep tabi olunan inanç amel ve ahlak demektir. Bu manada Peygamber aleyhissalâtü vesselam Efendimizin bir mezhebi vardı. Kur’an-ı Kerîm Peygamber Efendimizin mezhebini Yasin Suresinde şu ayetle ifade etmiştir:
      “İnneke leminelmurselîn” “Alâ sırâtın(m) müstekîm.” Mealen:
      “(Ey Muhammed) şüphesiz, sen gönderdiğimiz rasullerdensin ve sen en doğru sırât (mezhep-yol) üzeresin.”
      Mezhebin Kur’an’daki karşılığı “sırât”tır. Sıratın anlamı ise yol demektir. “Müstekîm” ise, dosdoğru demektir. Bu iki kelime birleştirilince; “dosdoğru yol” anlamı çıkmaktadır. Bundan da şu ifade  çıkmaktadır;
      “(Ey Rasulüm) şüphesiz sen, en doğru mezhep üzerindesin.”
      Bu ayetlere rağmen peygamberimizin mezhepsiz olduğunu savunanlar konuyla ilgili ayetleri de yok saymış olur.

    2. Dört hak mezhebten ayrılanın bidatçi olduğunu biliyorum. Sormak istediğim husus farklı. Örnek vererek tekrardan sorayım. Birisi(Örnek olarak, çokça insanın sorduğu soruyu) soruyor: ”Peygamberimizin(S.a.v.) mezhepi mi vardı? Benim mezhepim peygamberimizin yoludur. Doğrudan doğruya ona uymak daha mantıklı değil mi?” Cevaben deniliyor: ”Efendimiz(S.a.v.)’in bir mezhepi yok. Bu soruda ciddi bir mantık hatası var. Çünkü O(S.a.v.) varken, mezhepler çıkmamış. İmam Azam, İmam Malik(R.h.) bunlar daha sonradan geliyorlar. Mantık hatası ise şurada: ‘Bütün (Hak) mezheplerin, içtihadların, Kur’an’a, Hadise ve Sünnete dayanıyor. Şimdi böyle bir soru abes oluyor; Bütün gördüğümüz renkler, güneşin yansımasıyla belli oluyor, peki güneş hangi rengi seçer? Efendimiz(A.s.m.) sözlerinden geliyor bu mezhepler, Efendimiz(A.s.m.) hangi mezhepi seçer? Hangi mezheptendi?’ diye bir soru manasız oluyor. (Hak mezhepler) Efendimiz(A.s.m.)’ın ne kadar sözü varsa, Ayet-i Kerimler’de ne yazıyorsa, onları bizim önümüze sunuyorlar.” Böyle cevap verenin hükmü nedir size göre?

    3. Anlaşılan yazdıklarımız iyi anlaşılmamış olmalı ki tekrar tekrar benzeri soruları soruyorsunuz!
      Peygamberimize hakaret küfürdür. Birisi Peygamberimize “mezhepsiz” dese bu hakarettir.
      “Peygamberimizin mezhebi yok” demekle “Peygamberimiz mezhepsiz” demek aynı manayı taşır.
      Kuran Peygamberimize;
      – “Yâ Sîn Vel-Kur’ân’il hakîm. İnneke leminel-murselîn. Alâ sırâtın(m) müstekîm” diye beyan ediyor.
      Mealen:
      – “Ey Muhammed! Hikmet dolu Kur’an’a yemin olsun ki sen muhakkak rasüllerdensin ve dosdoğru bir mezhep üzeresin” diye beyan ederken birileri kalkmış “Peygamberin mezhebi yok” diyerek Kur’an’ı yalanlıyor.!!!
      Kendini Müslüman bilen onlara mı inanacak yoksa Kur’ân’a mı?
      “Dört hak mezhebin hepsi de Peygamberimizin az farkla farklı uygulamasıdır.”
      Burayı tekrarlıyorum:
      “Dört hak mezhebin hepsi de Peygamberimizin az farkla farklı uygulamasıdır.”
      Dört hak mezhebin dördünde de Kuran ve sünnetin dışında bir hüküm yoktur dördü de Kuran ve sünnete dayanır… Bu sebeple dördü de haktır.
      Sapan kendi aleyhine sapmıştır bize düşen Hakkı tebliğdir.
      Size, kalan ömrünüzü ehli sünnet mezhebi üzere yaşamayı nasip etsin Rabbim.
      ***********************
      İbn Abbas’tan (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasulüllah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
      “Allah kime hayır dilerse onu dinde anlayış sahibi kılar.”
      (Ahmed b. Hanbel, I, 306; Tirmizî, İlim, 1; Dârimî, Mukaddime, 24. Ayrıca bkz. Buhârî, İlim, 10; Müslim, İmâret, 175.)

  2. Allah sizden razi olsun çok güzel anlamışsınız ben Azerbaycanliyim ve namazı eli açık kılıyorum bu doğrumu peki ben öyle gördüm çocukken ellerim göğüs usdunde deyil yan taraflarda olarak kılıyorum yanlışmış bu ?

    1. Allah sizden de razı olsun bayan Konul.
      Namaz da ellerin kapanması şart değildir. İster kapatıp da kılabilirsiniz, isterseniz elinizin üstü açık olduğu halde kılabilirsiniz.
      Allah kabul etsin.
      Kardeş Azerbaycan’a Selam Olsun.

  3. Madem peygamber efendimizin mezhebi var o halde mezhep in adımı yazın
    Ali imran suresinde ayrışmayınız bölünmeyiniz diyor . Sizin ayrışma sebepleriniz nedir Bir birinizin yapmış olduğunu bile beğenmiyorsunuz kendi içinizde 50 kola ayrılmış durumdasınız insanlara gerçekleri konuşun hz Ali’nin mezhebi Osman’ın mezhebi neydi madem peygamberimizin mezhep var adı ne Hanifi maliki Hambeli vs vs hangisi adını yazın insanlar 150/200 yıl sonra çıkana bağlı kalacağına direk olarak peygamberimizin mezhebini devam etsin

    1. Yazdığımız yazıyı okumadan neden peşin hüküm veriyorsunuz?
      Peygamberimizin mezhebi ehli sünnettir. Kuran’da ona sırat-ı müstekîm denilir.
      Ayeti kerimeye yanlış anlam yükleyen sapkınların sözüne bakıp da hak yoldan sapmayalım.
      Allahu teala sapkınlara “bölünmeyiniz” diyor ehli sünnet müslümalara değil.
      Biz ayrılmıyoruz biz Rasulullahın yolundan çıkanları onun mezhebine çağırıyoruz.
      Sapla samanı arpa ile buğdayı aynı sananlara aldanmayalım diyoruz.
      Hz Ali ve Hz Osmanın mezhebi Peygamberimizin mezhebidir. Yani Ehli Sünnet mezhebidir.
      Sizin anladığınız gibi bu Ehli Sünnet mezhebi Kuran ve Peygambeimizle birlikte gelmiştir 150/200 yıl sonra değil. 150/200 yıl sonra çıkanlar sapık mezheplerdir.
      Peygamberimizin mezhebi Ehli Sünnet ile sapkınların mezheplerini aynı kefeye koyma ahmaklığına düşmeyelim diyoruz eğer aklı selim sahibi iseniz sizi anlayışa davet ediyoruz.

  4. Peygamber Efendimiz, Hanefî, Şafiî gibi bir mezhebe mensup değildi. Hatta ilk dört halife de. Zira bu mezhepler sonradan ortaya çıkmıştır.

    Buhârî gibi bazı muhaddislerin de kendi ictihatlarının bulunduğu ve bu sebeple bir mezhebe uymadıkları kaynaklarda belirtilmektedir.

    1. SORU: Peygamber Efendimiz, Hanefî, Şafiî gibi bir mezhebe mensup değildi. Hatta ilk dört halife de. Zira bu mezhepler sonradan ortaya çıkmıştır.
      Buhârî gibi bazı muhaddislerin de kendi ictihatlarının bulunduğu ve bu sebeple bir mezhebe uymadıkları kaynaklarda belirtilmektedir.
      CEVAP:
      Doğrudur Peygamberimiz hanefi, maliki, hanbeli veya şafi değildir. Ama hanefiler, şafiler malikiler ve hanbeliler Peygamberimizin mezhebi ehli sünnet idiler.
      Peygamberimizin mezhebi yok diyen kafirdir.
      Onun mezhebinin ne olduğunu Allahu teala; “Alâ sırâtın(m)müstekîm” buyurarak belirlemiştir. Sırat-ı Müstekîm ise Kuran ve sünnet yolu olan ehli sünnettir. Tüm dört mezheb mensupları da ehli sünnettir.

  5. Allahu teala buyurdu ki (mealen):
    – Hep birlikte Allah’ın ipine (Kitabı Kuran’a ve Rasülümün Sünnetine, Kuran’ın tefsiri hadislerine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. (Âl-i Imran/103)

    Görüldüğü gibi ayetlere aklına göre mana verenler çıkmazdadır.. Bu ayet Peygamberimizin açıklamasına göre tüm Müslümanların Peygamberimizin ve Peygamberimize tabi olan ve onların izinden bir milim sapmadan giden müçtehid alimlerin takip ettiği Ehli Sünnet (Kuran Ve Sünnet) yolunu göstermektedir.

    Furkan/27 – O gün zalim kimse ellerini ısıracak: “Eyvah!” diyecek, “keşke Peygamberin yanında bir yol tutsaydım!” İşte Peygamberimizin açıklamaları olan hadisleri terk edenler “keşke Peygamberin yanında bir yol tutsaydım!” diyecektir.

    O gün hadis münkirleri tabi oldukları hadis münkiri zındık ilahiyatçıları hatırlayıp, ayette geçen (mealen);
    – “Eyvah!” diyecek “keşke falancayı dost edinmeseydim.” (Furkan/28) diyecekler.
    ve ayette geçen şu ibareyi söyleyecekler (mealen);
    – Çünkü zikir (Kur’ân) bana gelmişken o(hadis münkiri veya sapkınlar), hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yapayalnız ve yardımcısız bırakmaktadır. Furkan/29
    O Kıyamet günü (mealen);
    – Peygamber dedi ki: “Ey Rabbim! Kavmim (ümmetimden sapkınlar) bu Kur’ân’ı (Benim açıklamalarım olan hadisleri terk ederek) terkedilmiş (bir şey yerinde) tuttular.” (Furkan/30)

    Kuranı Peygamberimizin anladığı ve anlattığı gibi anlamadığınız sürece sapıklıktan asla kurtulamayacaksınız. O gün pişmanlığınız bir işe yaramayacaktır.

    NOT: Sizi tuttuğunuz o selefiyecilik yolundan vazçemeye Peygamberimizin ve ashabının yolu olan ehli sünnete davet ediyorum.

  6. Merhaba iyi günler, bazı kimseler Kuran’ı kerim de 4 hak mezhep vardır yazıyor, diyorlar. Bu 4 hak mezhep Kuran’ı Kerim de hangi Sure ve ayette geçiyor acaba? Bir diğer konu Peygamber efendimizin bir mezhebi vardır, o da dosdoğru olandır deniliyor peki bu mezhep hangi mezheptir? 4 hak mezhep vardır deniliyor ya bu 4 mezhepten hangisi dosdoğrudur ve peygamberimizin mezhebidir? Ve son olarak peygamberimizin mezhebi var ise ve doğru olan mezhep o mezhep ise neden 4 mezhep hak mezhep sayılıyor sonuç itibari ile hepimiz peygamber efendimiz Muhammed Mustafa Hz. (SAV) inanıyoruz ve onun yolundan gitmek istiyoruz gitmeye çalışıyoruz hepimiz onun mezhebin den olmalıyız o mezhebe uymalıyız neden 4 farklı mezhep var ortada ya da kabul edilen 4 mezhep var diyelim çünkü Alevi Şia vs mezhepler de var… Bunları akıl ve mantığa uygun bir şekilde açıklayabilirseniz eğer teşekkür ederim..

  7. Öncelikle kuranı Kerim’i herkes kafasına göre aldığı eğitime bilgiye ve geçmiş kaynaklara göre yorumluyor. Bu bariz ortada kuranı kerımde geçen ibareler kelimeler sözcükler şu dönemde olan yaşayan hiçbir kulun gerçek anlamda açıklayabileceğini düşünmüyorum ki zaten bunu herkes farkında her ne kadar aldığı eğitimle yada kuranı okumakla anladıklarını düşünseler dahi . Nesnel bir gerçek var ki hiç kimse dinden kurandan Peygamber Efendımızden söz ederek daha fazla günaha girmeyin çünkü herkes hepiniz hepimiz biliyoruz ki hiçbirimiz bunu hak edecek bundan söz edecek Vasıf’ta o yüreğe o inanca o bilgiye o kutlu inanışa sahip değiliz değilsiniz söz konusu tartişma olunca herkes nasılda olur o dönemde yaşamış o donemi görmüş o nefesi hissetmiş gibi konuşuyor din alimleri din görevlileri din sözcüleri dindarlar dindar gibi görünenler dinden dem vuranlar dini eğitim almis kişi ve kişiler kimse kimseye bu derlesı vermesın kimse kimsenın yanlışıyla doymak zorunda değil

  8. Bunu inkar eden Müslüman bir kişi ben ibadetlerimi kurana göre yapıyorum derse nasıl cevap verelim mezhepler yok diyor buna nasıl cevap verilmeli

    1. O kimseye Peygamberimizin hadisi şerifiyle cevap veriniz. Yine yanlışından dönmezse onu Allaha havale ediniz.
      Peygamberimiz,
      “Kim bilgisi olmadığı halde Kur’an’la ilgili söz söylerse / Kur’an’ı tefsir ederse, ateşteki / cehennemdeki yerine hazırlansın.” (Tirmizî, bu hadisin hasen ve sahih olduğunu belirtmiştir- Tirmizî, tefsir, 1) buyurmaktadır.

      Başka bir hadisi şerifte,

      “Kim bilerek bana yalandan bir söz isnat ederse, cehennemdeki yerine hazırlansın. Kim de bilgisi olmadığı halde kendi görüşüne / fikrine dayanarak Kur’an’la ilgili söz söylerse / Kur’an’ı tefsir ederse, ateşteki / cehennemdeki yerine hazırlansın.” (a.g.e., Bu hadis hasendir.) buyurmaktadır.

  9. Birde bunada değinmek istiyorum12 gün alevlerin ugdurdugu bir oruç diyorsunuz gerçekten çok komik bence sizin dinle bir ilginiz yok bu yazıyı bir yerden alıp yapıştır yapmış olduğumuz çok açık ve net !! 12 günlük yapılan oruç yaş orucudur kerbelada yezit tarafından aşure ayında katliam yapıldı Hz Hüseyinin kafasını kesip yedin adamım tarafından top oynadılar bu oruç tek alevlerin değil tüm islam yolunda gidenlerin yas günüdür ramazan ayındaki tutulan orucla arasında vok fark vardir …. kuranda oruç geçer ama günü yazmaz buda sizin kuranı okumadınızı gösterir peygamber döneminde orucu 3 ay tutuyorlardı …sonradan herkes kendi kendine bir oruç sayısı uydurdu kuranda asla oruc kaç gün tutulacak diye yazmıyor! !!! İslami şartı belli zaten bakara suresinde açık ve net yazıyor . Saygılar

    1. Bizim dinle ilgimizin olmadığını söyleyerek dinden ne anladığınızı neleri de anlamadığınızı belirtmişsiniz. Bizim dinden anlayıp anlamadığımızın belgesi 50 cilt dolusu yazdığımız dini makalelerdir…İslam Dergisinin sadece soru cevaplarını okusaydınız bu düşüncenizde yanıldığınızı görürdünüz.
      Size gelince siz gerçekten dinimizi yanlış öğrenmişsiniz. Rabbimden sizi hidayete erdirmesini dilerim.

      Biliniz ki, İslam Dinin esas kaynağı Kur’an ve Peygamberimizin sözleri olan hadisleri ve yaşadıkları olan sünnetleridir. Bir de bunları anlamamıza yardımcı olan yan kaynaklar vardır ki onlar İcam-i ümmet(ashabın icması) ve Kıyası fukahadır (müçtehid alimlerin ayet, hadis ve icmadan çıkardıkları hükümlerdir).

      İslamda ne Kuran’da, ne de Hadislerde 12 günlük bir yas orucu yoktur. Bizler Hz. Hüseyin’in şehid edilmesine çok üzülmemize karşın yas tutmayız çünkü İslamda yas yoktur. Yas tutmak yerine onun ruhuna fatihalar okuruz.

      Diyorsunuz ki: “Kuran’da oruç geçer ama günü yazmaz. Buda sizin Kuranı okumadığınızı gösterir. Peygamber döneminde orucu 3 ay tutuyorlardı… sonradan herkes kendi kendine bir oruç sayısı uydurdu Kuranda asla oruc kaç gün tutulacak diye yazmıyor! !!! ” diyerek, Kur’an’dan hiç anlamadığınızı ifade ediyorsunuz.

      Kuran’da oruç geçer ama yazmaz demeniz boş bir sözdür. Arapça oruç “savm”dır. Tabi siz meal okuduğunuz için savmın ne manaya geldiğinden bihabersiniz.
      Ayette ;
      (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya(Ramazana) ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir. (Bakara Sûresi 185)

      Allahu Teala ilgili ayette, “Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu(ramazanı) oruçla geçirsin.” buyurmaktadır. Bu ibare sizin “Kuranda asla oruc kaç gün tutulacak diye yazmıyor” sözünüz yalanlamaktadır. Buna ne diyeceksiniz.? Allah “kim ramazana erişirse onu oruçla geçirsin” buyurmaktadır. Yani Ramazan bazen 29 bazen de 30 gündür. Bu ayeti ya görmediniz yada anlamadınız. Ya da orucu inkar edenlerin meallerinden okumuş olmalısınız.

      Ayrıca bu hususta Peygamberimizin ramazanın baştan sona kadar oruçla geçirilmesine dair açık ve net emri vardır.
      Rasûlullah şöyle buyurdu:

      “Ramazan hilâlini görünce oruca başlayınız.. Ramazandan sonra gelen Şevval ayının hilâlini görünce de oruca son veriniz. Ramazan’ın başlangıcı bulutlu bir güne rastlarsa, Şâban’ı otuza tamamlayınız.” (Hasis-i Buhârî, Savm 11)

      Bu hadis-i şerif de ramazan orucunun kaç gün olduğunu net olarak belirtmektedir.
      Peygamberimizin sözüne de inanmıyorsanız kendinizi Müslüman sayarak kendi kendinizi kandırmayınız.

    2. Kuran ve sahih hadislerin açık hükümlerini yani farzları farz, haramları haram olarak kabul etmeyen ister sünni olduğunu iddia etsin ister alevi olduğunu iddia etsin o müslüman değilapaçık kafirdir.
      Tehcirde bazı ermeniler alevi olduklarını iddia ederek yerlerinden ayrılmamışlardır. Bunlar alevi değil kafirdir.
      Oruç konusunda Kuranda açık ayetler vardır Peygamberimizin açık ve sahih hadisleri vardır. İmsak ile akşam vaktine kadar yemek içmek cinsi münasebet haram kılınmıştır. Siz kim oluyorsunuz da bu hükümleri yok sayıyorsunuz.? Bu hükümleri yok sayan müslüman değildir.

  10. Alevlik hakinda söylediğiniz bir doğru katılıyorum, fakat Bekire Ömere kızıyorlar dediniz küfür ediyorlar dediniz peki nedenini açıklayın o zaman . Ben bir seyyid olarak açıklıyorum Hz Ali (r.a ) dünyaya gelmeden Peygamber efendimizin veliahtı olarak Cebrail tarafından haberdar edildi Allahın aslanı ehli-beyht dünyaya gelecek onu sen yetiştirecesin Allahını emri o senin veliahtın senin ölümünden sonra halife olacak dedi .Hz Ali kabede dünyaya geldi peygamber efendimiz ilk kucağına aldı ve dilini emdırdır ve onu halka veliahtı m dünyaya geldi benden sonra kuranı iyi bilen kişi o olacak halifenin o olacak dedi ki bunu hepsi biliyor olmasına rağmen peygamberimizin vasiyetini hiçe sayan o halife derdine düşmüş 3 kişi peygamber efendimizin naşını kalfirmadilar 3 gün bekledi nedeni halife secme derdine düştüler ki halife belli olduğu halde Allahın emrine peygamberimizin vasiyetini karsi geldikleri için sevilmez bunlar halk ikiye bölünür peygamberin vasiyetini yerine getirenler ve getirmeyenler alinin evine gidenler demektir alevinin anlamı … şu konuda %100 haklısınız semah devrislerin yaptığı sonradan çıkartılmış ayindir dinimizle bir alakası yoktur !!!!! Saygılar

    1. Selma hanım bu konuda da maalesef çok yanlış bilgilendirilmişsiniz. Bir kere Peygamberimize peygamberlik ve vahiy geldiğinde Hz. Ali henüz 10 yaşında idi. Peygamberimiz Hz. Ali’yi İslama davet etti. Hz. Ali önce “babama danışmalıyım” dedi. Sonra vazgeçti ve çocuklardan ilk müslüman oldu.
      Şimdi nerede kaldı Peygamberimize Hz. Ali doğmadan Cebrail’in gelip “Allahın aslanı ehli-beyht dünyaya gelecek onu sen yetiştireceksin Allahın emri o senin veliahtın senin ölümünden sonra halife olacak” demesi.?
      Bu haber kesinlikle Şianın uydurmasıdır. Kaynağı yoktur. Ve tarihi gerçeklerle çelişmektedir.
      Peygamberimiz hayatta iken dört halifeden hiç bir kimseyi halifesi tayin etmedi.
      Peygamberimiz benim naşımı ehli beytim yıkasın dedi ve Hz. Ali o görevi üstlendi. Tam bu esnada Medinenin yerlileri Ensar, kendi aralarında lider seçmeye başlayınca Hz.Ömer gelecek olan tehlikeyi Hz. Ebu Bekre bildirdi. Hemen ashab toplandı Hz. Ebu Bekir istemediği halde onu halife seçtiler. Yani demokrasinin ilk örneği orada başladı.
      Daha sonra Hz. Ali geldi ve onlara sitem etti.
      “Niçin bana da haber etmediniz” dedi.
      Onlarda “Ey Ali durum vahimdi. Yeni kurulan devlet tehlikeye girdi onun için hemen lider seçmek durumunda kaldık” dediler ve Hz. Ali’de bunun üzerine Hz. Ebu Bekre biat etti.
      Hz. Ebu Bekir 2 yıl sonra vefat etti. Bu kez de Hz. Ömer’in halife olmasını bizzat Hz. Ali teklif etti. Ashab da kabul ettiler.
      Hz. Ömer’in vafatından sonra ise Hz. Ali’yi çoğunluk seçmediği için Hz. Osman’ı seçildi. Hz. Ali bu kez de Hz. Osman’a biat etti.
      Bir süre sonra Hariciler Hz Osmanı kuşatmaya aldıklarında Hz. Ali bizzat oğullarını onu korumaları için görevlendirdi. Ama hariciler evin arkasından gizlice girip Hz. Osmanı şehit ettiler. Hatta Hz. Ali oğullarına, “niçin onu koruyamadınız” diye çok kızdı. Bundan sonra ashab Hz. Ali’yi halife seçti.
      Muaviye Hz. Osmanın yakın akrabası olduğu için Hz Ali’ye Şam’dan, “Osmanın katillerini yakalat ve idam et” diye haber gönderdi. Hz. Ali ise “Ordumuz henüz Medine’ye gelmedi. Şu anda bunu yaparsak Medine tehlikeye girer zira hariciler 4000 kişi civarındadır” diye bildirdi.
      Muaviye ise buna karşı çıktı ve Şam’dan bir ordu hazırlayıp Hz. Ali’ye savaş açtı. Tabi Muavyenin yaptığı bu işlem büyük yanlıştı. Alimler bu yanlışa “İçtihat yanlışı” dediler.
      Hariciler:’Bize Kuran yeter biz hadisleri kabul etmiyoruz’ diyen kimselerdir. Hz Ali haricilere, ‘siz kafirsiniz’ demiştir.’
      Hariciler aralarından üç katil seçtiler. Biri Hz. Ali’yi şehid etti. Diğer bir başka değerli bir zatı şehid etti. Öbürü ise Muaviye’yi öldürmek için Şam’a gitti. Lakin Muaviye o gün sabah namazına hasta olduğu için gelemeyince yerine tayin ettiği vekilini öldürdüler.
      Hz. Ali vefat edince ashab Hz Hasanı halife seçti.
      Hz Hasan 6 ay halifelik yaptı fakat Muaviye Hz Osman meselesi yüzünden tekrar savaş açtı. Hz Hasan büyüklük yapıp Muaviye ile sulh yapıp “Benim makamda gözüm yok. Müslümanlar birbirini kırmasın, kan akmasın” dedi halifeliği Muaviyeye devretti. Çünkü onlar Peygamberimizin torunu büyük insanlardı.
      Muaviyenin ölümünden sonra lanetli Yezit hile ile babasının yerine geçti ve demokrasi devri bitti krallık devri başladı.
      Iraklılar geldiler Hz Hüseyin’e, Ey Hüseyin seni halife görmek istiyoruz” dediler.
      Hz Ömerin oğlu Abdulah ile Hz Hüseyin’in amcasının oğlu İbn-i Abbas Hüseyine yalvardılar, “Gitme ey Hüseyin! Bu ıraklılar kalleştir bunlara güvenilmez seni yarı yolda bırakırlar ” dediler.
      Ama Hüseyin “kaderimizde ne varsa başımıza o gelir” dedi ve yezide karşı savaşmak için Kerbelaya gitti. Yezidin kalabalık ordusunu gören ıraklılar Hz Hüseyini bir avuç ehli beytle baş başa bırakıp kaçtılar. Gerisi malum işte…

  11. ben elhaödülillah müslümanım lakin sunni hanifi ıkı mezhep arasında kalfım tesadufen bu sıteye denk geldım ınsallah namaza başlayacağim ama kılmayı öğrenmek için araştırıyordum her mezhebin namaz kılımı değişikmiz ben hz. Muhammed peygammber efendımızın izlediği yolda yanı Rabbimin yolunda ibadet eymek istiyorum araştırmamı ve daha sağlıklı öğrenim kaydetmem için nasıl bır yol izlemeliyim..

    1. Hayırlı akşamlar Tuğçe hanım. Dört hak yol yani mezhep vardır. Bunların dördü de Peygamberimizin yoludur. Peygamberimiz sünnetlerin bazısını bir süre yapmış bazen terk etmiş. İşte bundan dolayı mezhepler arasında küçük farklılıklar çıkmıştır bu da rahmettir sanıldığı gibi ayrılık değildir.
      Peygamberimizn nasıl abdest aldığını ve namzaları kıldığını belirten linkimizi buraya yazıyorum. Okur öğrenir uygular bize de dua edersin inşallah.
      TIKLAYINIZ LÜTFEN:
      http://www.islamdergisi.com/fikih/gusul-abdesti-ve-namaz-abdesti/
      NAMAZ NASIL KILINIR:
      http://www.islamdergisi.com/fikih/fikih-bilgileri-namaz/

  12. Ey Herro musun necisin? Sapkın zavallı.!!! Çelişki senin örümcekleşmiş kör beyninde. Senin, Bekir hocamın yazısını okumadan alçakça eleştirdiğin malum.
    Okumadığın yazının son paragrafı aynen şöyle:
    “Ehli sünnetin anlamı ise, Peygamber(s.a.v.) Efendimizin yolu demektir. Zira sünnetin anlamı da yol demektir. Ehli Sünnet mezhebinde olan Müslümanlar bugün, Kur’an’da adı “sırât-ı müstekîm” olarak geçen ehli sünnet yolunda dört isim adı altında amel etmektedirler. Mezhep imamları Müslümanları bölmemişler bilakis, inançta tek hak mezhep olan Ehl-i Sünnet Yolunda birleştirmişlerdir. Amelde bazı farklılıklar ise, Rasûlullah’ın zaman zaman yaptığı amel boyutundaki farklılıklardır. Mezhep imamlarının kendilerinin uydurdukları hiç bir amel ve itikat yoktur. Bu mezheplerde Kur’an ve sünnete dayanmayan hiçbir mesele yoktur.
    Bir kimsenin “Peygamber Efendimizin bir mezhebi yoktur.” demesi, ya cehaletinden veya art niyetindendir.
    Tek delil Kur’an değildir. Âlimler için delil dörttür: Bunlar, Kitap, Sünnet, İcma ve Kıyas-ı fukaha’dır. Birini inkâr eden mezhepsiz olur. Ehl-i sünnet âlimleri, dört mezhepten başkasıyla amel etmenin caiz olmadığını ittifakla bildirmişler ve bunda icma hâsıl olmuştur. (El-Mesail-ül-müntehabatü fir-risaleti vel vesileti)”

    1. Onur, inat etmeyiniz. “Kuran yeter” deyip hadisleri yok sayanlar kafirdir diyoruz. Bu sözümüzü Hz Ali’nin “Bize Kuran Yeter Hadisleri kabul etmiyoruz” diyen Harici kafirler için vermiş olduğu fetvası da teyit etmektedir..
      Zira “Kuran yeter” deyip hadisleri inkar edenler, Nahl suresi 44. ayeti inkar etmektedir. Aynı zamanda Kuranda geçen “Allah ve Rasulüne itaat edin” mealindeki ayeti ve benzerlerini inkar ederek küfre girmektedirler.

  13. Herkes eşit madem neden mezhepler var hanifiler 30 gün oruç tutarken neden Aleviler 12 nerde eşitlik açıklar mısınız lütfen

    1. Dört hak Mezhepler olmasaydı milyonlarca birbirini yalanlayan uyduruk mezhepcikler çıkardı ortaya. Şu anki dört mezhep hak mezheptir. Hepsi de Peygamberimizin dini uygulama şeklidir. Dört hak mezhepten hangisine uyarsan Peygamberimize uymuş sayılırsın.
      Aleviler Kurana göre değil kendi kafalarına göre oruç tuttukları için 12 gün tutuyorlar. Hanefiler ise Kuran ve sünnete göre 30 veya 29 gün tutarlar.
      Eşitlik bir safsatadır. Adalet vardır İslam da. Çalışanla çalışmayan eşit olabilir mi?

    2. Alevilik bir mezhep değildir. Alevi olduğunu söyleyip Hanefi mezhebine göre ibadetlerini yapan insanlar var. Problem Müslüman bile olmadıkları hâlde Alevi olduklarını söyleyenlerde. Öyleleri var ki adamın nüfus cüzdanında Müslüman adı yazar, ama aile arasında Ermeni ismiyle çağrılır. Bu gibi insanlar sebebiyle gerçek Aleviler de yanlış tanınarak birtakım ithamlara maruz kalabilmektedir.

      Ebu Hanife’nin hayatını okursanız Hz. Ali’nin soyundan gelenlerin tarafını tuttuğunu ve onları desteklediğini görebilirsiniz. Günümüzde Müslümanlar arasında Alevî-Sünnî gibi bir ayrım yapılamaz zira her gerçek Alevî sünnidir, her gerçek sünni de Alevîdir.

    3. Kuran’ın açık hükümlerini yok saymayan Alevilik bir mezheptir.
      “Alevilik bir mezhep değil ayrı bir dindir” diyenler bölücü vatan hainleridir.
      Hz Ali gerçek bir mümin idi. Yolu Kuran ve Sünnet yolu idi. Hazreti Ali’nin yolu alevilikse tüm sünnilerde alevidir. Ama bu zamandaki alevilerin bir çoğu Hz Ali’nin yolundan sapmıştır. Tıpkı sünniyim deyip de her pisliği yapan bazı sünniler gibi.
      Ebu Hanifenin hayatını hem okuduk hem de yazdık.
      Bu ülkede kimse alevi sünni ayrımcılığını yapmıyor.

      Türkiye ve Azerbaycan alevileri sünni Türkiye Türkleri ile Oğuz Türkleridir. Türklerin vahim Kerbela olayı ile hiç alakası yoktur. türklerin ataları o vahim olaydan 300 yıl sonra İslamla müşerref olmuştur.
      Bin yıldan beri iç içe yaşıyoruz. Kuran’ı farklı yorumluyorlar diye alevileri katletmedik. Onlarda bizi katletmedi. Bizi bölmek isteyenler dış ve iç düşmanlardır. İsteyen istediği mezhepte inancını sürdürebilir.
      Biz “Dinde zorlama yoktur” ayetini bilenlerdeniz.

  14. Sorgulamadan edemicem kötü körüne hak diyemeyeceğim efendimizin mezhebi ehli sünnet ise biz neden mezhep olarak ehli sunneti yani sıratı müstakim i demiyoruz da hanifi veya safiyiz diyoruz takıldığım nokta bu? namaz kılarken sunneti de kiliyoruz şafıler sunneti kılmıyor bu sebeble ehli sunneti terk etmiş olmuyor mu?

    1. Nigar hanım. İlgili yazımızın tamamını dikkatlice okursanız sorunuzun cevabı orada vardır.

    2. Ben tamamini okudum. Fakat hala anlayamadim. Nigar hn.in sorusunu tekrarliyorum. Peygamber efendimiz (sav) nasil oluyor da hanefi mezhebine dahil oluyor? Anlatabilir misiniz?
      Siz bana cevap yazmayin. Bu aciklamanizdan sonra (alevilik mezhebi) cevabinizi merak etmiyorum. Gec okudugum icin onceki ile ilgili soru sormustum ama kusura bakmayin artik.

    3. Emel hanım siz yazımızın tamamını okumuşsunuz belki ama çok azını anlamışsınız. Çünkü bilgi alt yapınız eksik olduğu için sizi mazur görüyorum.
      Hanefi mezhebi, şafi mezhebi, maliki, hanbeli mezhebi diye bir mezhep yoktur Peygamberimizin mezhebi vardır. Çünkü bu dört mezhebin imamları Rasulullahın mezhebi olan ehli sünneti insanların anlayacağı şekilde açıklamışlar ama insanlar onların Kuran ve Sünnet Yolu yorumlarına bu isimleri vermişlerdir.
      Alevilik, yani Şia mezhebi birçok yerde Kuran ve Sünnete dayanmasına karşın bir çok yerde de Kuran ve Sünnetten saparak ehli sünnetten ayrılmıştır.

  15. hak din İslam ; peygamberi Hz. Muhammed Mustafa s.a.v. Allah 1 ise ve buna istinaden peygamberimizin yolu yani mezhebi bunlar ise neden 4 mezhep vardır ben bu konuda şu şekilde düşünmekteyim mezheplerle İslam birliğini İslam kardeşliğini parçalamak birbirimize düşman olmak mı amaç yol bir Allah 1 farzlar bir Allahtan sünnetler peygamberden anlam veremiyorum bir açılama yaparmısınız bilen varsa

    1. Hak din elbette İslam’dır. Peygamberimiz de Hz. Muhammed Mustafa’dır. Tek hak mezhep de ehli sünnet
      ve’l-cemaattir. Dört mezhebe gelince onlar arasında amelde küçük farklılıklar vardır. O da zenginliktir. Hiçbir imam kendinden bir şeyler uydurup şunu şöyle veya böyle yapınız dememiştir. Her bir mezhep imamı bir ayete veya bir hadisi şerife dayanmıştır. Onun için bu dört mezhebe dil uzatan Kuran ve Sünnete dil uzatmış olur ve dinden çıkar.
      Peygamberimiz(s.a.v.), onlara ayrılık diye bakmamış bilakis “ümmetimin alimleri arasındaki farklılıklar rahmettir ” diye buyurmuştur.
      Bu arada yazımızı da dikkatle okursanız yanlış düşündüğünüzün farkına varırsınız.

    1. Alevilik demek Hazreti Ali’yi sevmek ve Hazreti Ali’nin yolundan gitmektir. Hazreti Ali’nin yolu Rasulullah’ın yoludur. Yani; Hz. Ali’nin yolu, Kuran ve sünnet yoludur. Dört mezhebe göre Hazreti Ali’yi sevmek farzdır. Zira Peygamberimiz(salat vesselam ona olsun) “Ali’yi sevmek imandandır” buyurdular.
      Dört mezhebin baş imamı yani; hocalarının hocası İmamı Azamdır. İmamı Azam’ın hocası ve üvey babası ise, Hazreti Alinin(r.a.) torunu İmam Caferi Sadık’tır(k.s.). Bu da demek oluyor ki, dört mezhep gerçek Aleviliktir.
      Yoksa bazı cahillerin anladığı gibi Alevilik, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’e sövüp semah dönmek değildir.

    1. Çoooook kısa olmasını isterdim ama, ne yazık ki kolay anlayamayanlar var.

  16. Allahcc.razı olsun, Peygamberimiz zaten bir mezhepti ve biz o mezhebi öğrenip o mezhepte kalırız son nefesimizde inşallah Hocam.

Bir yanıt yazın